Yasta, İsyanda, Ayaktayız..

Yasta, İsyanda, Ayaktayız..
Tacize, Tecavüze Uğramak İstemiyoruz! Vahşice Öldürülmek İstemiyoruz! Anamız Bizi Sizin İçin Doğurmadı!!!

31 Ocak 2012 Salı

Günün SÖZÜ -17-

.
İnsanlar çok değişti, dikkat etmek lazım.
Biriyle el sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmaklarını saymak zorundasın.. Tolstoy
..

27 Ocak 2012 Cuma

Hasretlik Yakıyor Yüreğimi, Tez Elden Alda Gel Abim Tezkereni..

Zaman sen nasıl birşeysin.. Bırak bir yıl öncesini, bir dakika öncesine bile gidilemez kılıyorsun.. İyi günlerimizi çabucak bitiriyorsun, geçmesini istediğimiz günlerimizi ise bitmek nedir bildirmiyorsun.. Bugün Abimin doğum günü, geçen yıl bu zamanlar beraberdik.. Ben ona ne yapsam ne alsam diye düşünüyordum, burada yazmıştım da.. Ama şimdi elimi uzatsam tutamam, içime çeksem koklayamam, uzaktanda olsa göreyim desem göremem.. Gözlerine bakınca ne düşündüğünü anladığım, bir isteği olduğu zaman daha söylemeden tamam getiriyorum dediğim, evimizin direği, en yakın arkadaşım, abim gurbette, askerde şimdi.. Hasretlik zor, ağır.. Ayrılık yakıyor yüreği, tek avuntu kavuşacağımız tarihi biliyor olmak.. Kuş olsam diyorum bazen, uçsam konsam yanı başına.. Doya doya baksam ona, sonra eve gelip anlatsam iyi olduğunu anama.. Baksana kuş olmak bile düşmüyor payıma!.. Bu yıl mesaj atmakla, aramakla sınırlı kalacak abimin doğum günü.. Zaten doğum günü de bahane.. İnsan sevdiğiyle zaman geçirmek, bir arada olmak istiyor..Hele sağlıkla bir gelsin, bir kavuşalım, kocaman sarılıp dolu dolu bir öpelim işte ozaman bayram bana/bize.. Annemle konuştuk, sağa salim bir kavuşalım, gelişin şerefine önüne kurban keseceğiz.. Ben zaten kurban olmuşum yoluna, birde koyun adadık abim senin yoluna!..
 
Gözlerim dalıyor taa uzaklara,
Göz dalınca biri gelecek derler ya hani.
Hadi be abi, gel be abi..
Ellerim soğuktan buz kesildi sanki..
Gel de al ellerimi ellerine, sakla beni..

Kocaman oldun desende, küçücüğüm daha ben be abi,
Gelde büyüyelim, büyüt beni..

Aslında haklısın,
Kocaman oldum.
Ama ben değil senin için atan yüreğim..
Seni seven,
Seni özleyen,
Sen diye çırpınan şu kalbim kocaman olan..

Gel be abimm, gel ..
Gel de bitsin bu hasret denen yangın..
Gel, geel..
26.01.2012 - ZeKa
Doğum günün kutlu olsun gardaşım.. Allahım askerlik dışında ayrı düşürmesin seni sevdiklerinden.. Sağlığın, kazancın hep yerinde olsun.. Mutlu hep mutlu, en mutlu olasın.. Hayat karşına herşeyin en hayırlısını çıkarsın.. Sevesin, sevilesin, evlenesin, aile olasın, baba olasın.. Rabbimin yanında değerli, ananın kucağında kıymetli, bacının, kardeşlerinin yüreğinde hep böyle özel kalasın..âmin.. Allaha emanetsin.. Aklımız da, kalbimiz de sende, seninle askerde..
Hayırlı Cumalar
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

25 Ocak 2012 Çarşamba

Dünyanın Döngüsü, Sacımın Örgüsü..

Cümleten merhaba..
Bu haftanın sessizliğini bozayım, ses vereyim dedim..Sesime ses verenlerime ses vermeye geldim..Kısaca şuanki hâlimden de bilgi vereyim sizlere..Alçak grip virüsü dön dolaş yapıp yine bana kondu, kişi istenmediği yerde durmaz derler ama bu bayağı bir kişiliksiz çıktı..Buradan sesleniyorum kendisine; yahu grip kardeş bir insanın bünyesi bu kadar zorlanır mı? Bir insanın üstüne bu kadar gidilir mi? Gidecek başka yerin yokta sürekli bana mı geliyorsun, git dağlara taşlara git kardeş ya..Gerçekten bu yıl kış girdiğinden beri başım ayıkmadı, sürekli hastayım..Bir hafta iyiysem diğer hafta yatak döşek yatıyorum, başlarda geçer dedim, normal bir grip işte dedim ama durumum ciddiymiş eğer kendime çok çok iyi bakmaz isem bronşit olmama ramak var/mış doktor öyle söyledi :/ Güneş yüzünü gösterse bu kadar dirençsiz olmaz belki vücudum ama güneşide gördüğüm yok, Adana bile sürekli yağmurlu ve soğuk.. Hep diyorum Adananın havasında bile böyleysem, başka bir şehirde yaşasam kesin hastanenin acil kliniğini evim bilirim :) Bu kadar hastalık muhabbeti yeter, konuyu değiştirelim dimi ama..
Geçen akşam kuzenim bizdeydi.. Bende saçımı mısır örgüsü yaptırdım ona.. Eli yatkındır onun ama benim pek becerim yoktur şaçtı makyajdı :)) Buda hakkımda ki gerçekler kısmına eklenebilir :) Akşam ördüğü için yatarken açtım ama içimde kaldı bu şekildeyken işe gelememek.. Bende işyerinde mutfaktaki ablaya bir umut sordum mısır örgüsü biliyor musun diye, evet dedi ve ben resmen havalara uçtum.. Çünkü oda biliyordu, bilmeyen bir ben miyim ne :)
Bu da ablanın yaptığı mısır örgüsü.. İkisini de çooh beğendim ben, örüklü kız olmak çok hoşuma gitti, gidiyor.. Neysem bu kadar örüklü sac muhabbeti yeter.. Sacınızı örün ördürün ama kimsenin başınıza çorap örmesine müsade etmeyin..
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

21 Ocak 2012 Cumartesi

Beni Tanımak İsteyenler Beri Gelsin :) Çünkü Ben Hakkımda Yedi Gerçek ile Geldim..

Hem blogdan arkadaşım, hemde Adanada olduğu için canlı canlı görebildiğim, görüşebilme imkanı bulduğum, iç güzelliği dışına yansıyan, Güzeller güzeli sinemimden geldi bu istek, ödül.. Çok teşekkür ederim canım arkadaşım :* Fırsat bulmuşken hemen yapayım, yoksa yoğunluk arasında kaynar gider..

     Ve Karşınızda Hakkımdaki Yedi Gerçek..

*1- 05 aralık 1987 Adana doğumlu ve yeşil gözlüyüm..

*2- Gülümsetmek - Gülümsemek vazgeçilmez kuralım..

*3- Temizlik, tertip, düzen ve el yıkama hastalığına sahibim.. Sigarayı hiç sevmiyorum..

*4- İnce esprileri, mizahı, şaka yapmayı çook seviyorum ama sulugözlününde en önde gideniyim..

*5- Eve elim kolum dolu gitmeye de, hediye vermeye de bayılıyorum..

*6- Çiğ köfte benim için olmazsa olmazdır.. Bulgurun her türlüsüne ve acıya hayır diyemem..

*7- Tatlıyı, çikolatayı sevmem, olsada olur olmasada.. 7 yılı aşkın süredir iş hayatında yer alıyorum..

          Hepinizi Öpüyorum
          Mutlu Hafta Sonları
... Gülümsememiz Eksilmesin ...
                     ♥

19 Ocak 2012 Perşembe

Mersin Yolculuğumuz..

Geçen hafta sonu annem ve kardeşim ile mersindeki akrabamıza gittik.. Ben garı hiç böyle tenha görmemiştim.. Sürekli gireni çıkanı bol olan bir yerdir.. Birileri gelir, birileri gider.. Ama yağmur nedeni ile etrafta pek insan yoktu, sakinlik çok hoşuma gitti.. Yağmurun anlık durmasını fırsat bilip aldım makinami elime, Adana Garını Fotoladım.. Kendim eksik kalır mıyım hiç, fotoğraf deyince akan sular durur bende, hemen damlar, fotoğrafta yerimi alırım :) Yedek fotocumun, yani kardeşimin eline tutuşturdun, çek kardeş çek, yarasın dedim :) Sağolsun çekti de çekti.. Kardeşim ile ilgili bir kaç detayı da paylaşayım da öyle geçeyim fotolara.. Aramızda 7 yaş olmasına rağmen, erkek olmasına rağmen, deli çağında olmasına rağmen.. O kadar efendi, oturaklıdır ki.. Küçük erkeğimdir benim.. Zaman oluyor elbet tartışıyoruz, kırıyor kırılıyoruz ama hiç uzun sürmüyor bu hâlimiz.. O benim gözlerinde denizi gördüğüm, yüzünde saflığı gördüğüm, en küçüğüm, erkeğim, arkadaşım, dostum, sırdaşım.. Lafın özü "herşeyim".. Sıra geldi fotolarla yazıyı devam ettirmeye..
Son zamanlarda bayağı bir yağış oldu Adana'da.. Tren saatimizi beklerken yağmurun durduğunu görünce annemi bekleme salonunda bırakıp kardeşimle çıktık dışarıya..
O kadar sakindiki gar, resmen o gün düğünü olanların dış mekan çekimlerini yaptırabilecekleri süper bir yer hâlini almıştı :) Kaçırdım tuhh, tuhhh :))
Araya hemen bir M.Ali Erbil repliği sıkıştırayım - arkamı döndüm kusura bakmayın - :)
Bu kadar küçük erkeğimden bahsetmişken onu da ekleyim de tam olsun. Daha önce bu yazımda da yer vermiştim delikanlıma :)
Yolculuğu seviyorum ben, heleki gece yolculuğunu.. Kışın saat 5'de hava karardığı için o gün gece yolculuğu yapmışım gibi oldu ve bu beni keyiflendirmeye yetti.. Dilerim yolculuklarımız hep hayırlı bahanelerle olur, hoşçakalın.
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

18 Ocak 2012 Çarşamba

Yılın Son Gününden..

2011 gider, 2012 gelir dostlar beni hatırlasın :)
2012'yi böyle rahat bir kıyafetle karşıladım,umarım karşılama şeklimi beğenir ve kendiside beni rahatlatır.Şşş 2012 kardeş sana diyorum,iyi anlaşalım emi :)
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

17 Ocak 2012 Salı

Belgelerle Geldim..

Zeki olduğumu her ne kadar nickim olan "ZeKa"dan anlamış olsanızda yinede bunu belge ile sizlere göstertmek istedim :) Bir önceki yazımda hani ani bir kararla ehliyet kursuna gittiğimi yazmıştım yaa.. İşte size sunacağım belgede bununla ilgili.. Sınav 10 Aralıktaydı ve ben kursa 17 kasımda başladım.. Derslere geç kaldım, 2-3 konu kaçırdım ama bu durumun azmimin, isteğimin önüne geçmesine izin vermedim.. Motor dersi dışındaki derslerden geçerim diyordum hep, ama motordan korkuyordum.. Çünkü oradaki terimleri daha önce hiç duymadığımdan, aşinalığı falan olmadığından 70 alsam yeter, yeterki geçeyim diyordum.. Derslere katıltıkça, testleri çözdükçe bayağı bir kolay geldi bana :) O andan itibaren aslında ilk yardım dersinin motor dersinden daha zor olduğunu anladım.. Çünkü motor dersinde aracı, ilk yardım dersinde canı kurtarma eğitimi alıyordum.. Günler geçtikçe çıtamı yükselttim.. Artık amacım geçmekten çıktı, hepsinden 100 alarak geçmeye döndü.. Amacıma ulaştığımı düşünüyorum veee sizleri ehliyet sınavımın sonuçları ile baş başa bırakıyorum :)
İlk yardım dersinde maleseff bir yanlışım çıktığından hepsinden 100 alamadım ama onuda nazarlık olarak gördüm ve kendimi hepsinden 100 almışım kabul ettim :D Sizce de öyle değil mi ama, sonuçta aldığım not 100'e çok yakın, aramızda 1 sorunun lafı mı olur :p Olmaz, olmaz, olmamalı :)
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

16 Ocak 2012 Pazartesi

Kız kıza..

Haftanın 6 günü çalıştığım için pek sosyal bir insan olmadım, olamadım.. Hep kısıtlı zamanlarım oldu.. Bu nedenle pek arkadaş edinemedim.. Edindiklerimide zaman eledi.. Sonuçta iş ev arası gidip gelen bir insanın ne kadar arkadaşı olabilirdi ki! Arkadaşım sürekli zaman geçirdiğim ya otobüs şöförü olurdu, yada otobüs yolcuları :p..  O yüzden burası benim için çok önemli.. Buradan edindiğim arkadaşlıklar, dostluklar çok çok önemli.. Paha biçilemez bir değeri var.. Çünkü lafta değil, özde seviyorum sizleri.
Ben yıl sonunda ani bir kararla ehliyet kursuna yazıldım, ilk defa farklı bir ortama girdim, iş çıkışı kursa, kustan eve gedip geldim 20 gün kadar ve orada öyle güzel arkadaşlıklar kurdum ki.. Kendime inanamadım.. Çünkü ben seçimlerimde hep ince eleyip, sık dokurum ki sonradan başım ağrımasın.. Ama bu kurs, ortam, oradaki birbirinden iyi niyetli insanlar rabbimin bana bir armağanı gibiydi.. Bu kadar kısa zamanda bu dostlukları kurmamda rabbimin yardımı çoktu bence.. Çünkü benim tek başıma yapabileceğim bir şey değildi bu.. Şükürler olsun rabbim sana.. Zaman oluyor hafta sonu birimizin evinde toplanıp yemek ziyafeti çekiyoruz, zaman oluyor dışarıda kafede buluşuyoruz, zaman oluyor erkekleri eliyor böyle kız kıza görüşüyoruz :) Dilerim bu arkadaşlarımı zaman elemez..
Yağmurlu Adana Sabahından Cümlenize İyi Haftalar
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

14 Ocak 2012 Cumartesi

Rafadan Yumurta..

.
Ablam köyden yufka ekmek getirmiş bir kaçtane,
Sabaha rafadan yumurta yapan olsa da yufka ekmeğe dürüp yesem dedim..
Ben ablama lafı attım ama, sağolsun annem kalkmış yapmış.. Ama ne yapma..
Ben soyarken anladım rafadan olmadığını, çünkü dışı çok katıydı..
Anne dedim bak yine tutturamamışsın, rafadan olmamış..
Annemin cevabı hazır "dışına bakma içi rafadandır"..
Tabi ben biliyorum rafadan olmadığını ama neyse :)
Hiç boş kalır mıyım bende de cevap hazır " bıktım dışı başka, içi başka olanlardan".. nasi ama :)
Hepinizi yumurtalı ağzımla öptüm, oohhh canıma değsinn :)))
Mutlu hafta sonlarımız olsun.
..

13 Ocak 2012 Cuma

Altı Delik Ayakkabı..

.
Soğukta daha çok düşünüyor insan dışarıdakileri, üşüyenleri..
Sokaktaki kedileri, köpekleri..
Fakir fukaranın hâlini..
Altı delik bir ayakkabı, soğuk kış gününde delip de geçiyor insanın da kalbini. M.Ulusoy
Hayırlı Cumalarımız Olsun,
Üşüyenlerimiz Az Olsun
..

10 Ocak 2012 Salı

1 Şemsiye, 2 Kişi..

.
Cumadan beri yağmurlu Adana..
Sabah otobüsten indim, şemsiyemi açtım işyerime doğru yürümeye başladım..
Önümde 1'i kız 1'i erkek 2 öğrenci yürüyordu.. Kız kalınca giyinmiş şemsiyesi de var,
erkek ise tipik genç delanlı işte, kanı deli aktığından üzerinde ne ceket var, ne elinde şemsiye.. Eller cepte yürüyor öyle..
Onu öyle ıslanırken görmek içimi eritti.. ve iç sesim konuşmaya başladı..
" Aranızda ne var bilmiyorum, belki sevgilin küstün naz yapıyon, belki çocuk yanaşmak istiyor yüz vermiyon ama ne olursa olsun aynı yolda yanyana yürüyon.. Ne var yani şemsiyeni paylaşsan da ıslanmasa.."
Saniyeler sonra kız iç sesimi mi duydu, yoksa insafa mı geldi bilmiyorum ama 1 şemsiyede 2 kişi yürümeye başladır..
Bende mutlu mesut bir hâlde gönül rahatlığı ile onları sollayarak yoluma hızlı adımlarla devam ettim..
..

9 Ocak 2012 Pazartesi

Şırdana Gel..

Şırdan; Adanaya has, güzel mi güzel yenilesi bir yiyecektir. Adana'da hemen hemen her köşe başında şırdan tezgahlarıını, şırdancıları görebilirsiniz.. Bizler ayran, turşu, kimyon, pul biber ve tuz ile birleştirir ve hüpletiriz bu güzel mi güzel lezzeti.. Genelde akşam ve geceleri daha çok rağbet görür şırdan :) Bir keresinde sbr ile yakın bir arkadaşımızın köydeki düğününden dönüşte, o saç baş ve kıyafetle, gece saat 1de şırdancıya oturmuş ve bir güzel yemişliğim vardır :)
Adana dışında yaşayanların pek çoğu hem ıykk oda yenir mi der, hemde için için tadını merak eder.. Çaktırmazlar ama tadına bir kez de olsa bakmak isterler :).. Eğer sakatat yemeklerini, kelle-paça gibi yemekleri ayıla bayıla yiyorsanız, şırdana asla hayır diyemezsiniz..
Sabah sabah sizin için bu post oldu mu bilmiyorum ama benim için bu güzel tadı yemem için saat sınırım yok :)
Hayırlı Haftalar
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

6 Ocak 2012 Cuma

Yalnızlığın da Yalnız Kaldığı Yer..

.
Savrulduk. Oradan oraya. Ruhlar âleminden rahme düştük ilkin. İnsan için bir savrulma az olmalıydı. Dağların bile teslim almaya çekindiği, taşımaya çekindiği "Emanet-i Kübra"yı biz sırtlamıştık nede olsa. Rahmin rahat ve güvenli döşeğinden, dünya denilen imtihan meydanına yollandık ağlaya ağlaya. Sürüldük adeta. Anne denen o güvenli ülkenin topraklarından, bu âlemin karmaşasına. Bir meydanda şaşkın şaşkın, bir o yana bir bu yana dolanıp duruyoruz, o gün bu gündür. İmtihan zordu, ayrılık daha bir zordu. O hatırlayamadığımız ama hep özlemini duyduğumuz âlemin izlerini bu dünyada arar olduk. Bir kere ayrıldık ya, bin kere daha ayrılmalıydık. Oraya buraya dağılmalıydık. Biz başka şehirlere gittik, onlar başka ülkelere. Yediğimiz içtiğimiz ayrı düştü, kalbimize ayrılığın ateşi düştü. Birini, birilerini aramaya koyulduk, yakınlaşmak için. Tek başına olmak, tek atan yürek olmak, yorucu mu yorucu, ağır mı ağır geliyordu insan ruhuna. Yükümüze başka birinin el atmasını, ucundan kıyısından tutmasını istedik. Aradığımız bazen kendimizdik. Kendimizden bile uzağa düşmüş, gurbete yuvarlanmıştık. İnsanlar arası yalnızlık değildi bu, insanın içindeki doğuştan gelen varoluşsal yalnızlıktı. Bunu ne bir insan neden bir duygu yok edebilirdi.
.
.
Şair Cahit Koytak'ın yalnızlığın da yalnız kaldığı yer, dediği yer;
" Onu yerinde bulamamışsın gibi,
  Kendini yalnız hissettiğin yer.
  Yalnızlığında yalnız kaldığı yer..
  İşte orası, o köşedir belki,
  Seninle beraber her şeyin bittiği
  ve Allah'ın başladığı yer. "
Bizimle O'nun arasındaki mesafe, Bizim ondan uzaklığımız, O'nun bize sonsuz yakınlığı. Ancak O'na kavuşunca, O'na dönünce bitecek olan yalnızlıktır varoluşsal yalnızlık! Bu dünyada bu yalnızlık dinmez. Az buçuk teselliler buluruz belki, bir an unuturuz belki ama varoluşsal yalnızlığın soğuk nefesi ensemizdedir hep. Bizi takip eder nereye gidersek gidelim. Hep durur kalbimizin en mümtaz köşesinde.. Mustafa Ulusoy
.
..

5 Ocak 2012 Perşembe

Kestaneye Gel..

Son zamanlarda çoğu akşam iş çıkışı eve giderken kestane alıp öyle geçiyorum eve.. Yemekten sonra sobanın üzerinde pişirip yemesi o kadar keyif veriyor ki, ellerim yana yana çevirip pişiriyorum ve yine ellerim yana yana, üfleye üfleye yiyorum, yiyoruz :) Hem eve eli boş gitmemiş evdekilerinde gönüllerini yapmış oluyorum, hemde çifte mutluluk yaşıyorum :)
Şunlara bakın nasılda pişmişler demi :) Bazen sadece suda bekletip öyle sobanın üzerine seriyorum, bazen şekildeki gibi iki tarafını bıçakla çizip öyle pişiriyorum.. Böyle çizince açması daha kolay oluyor.. Çekinmeyin sizde buyrun alın ama ellerinize dikkat edin :) Ne yersek yiyelim rabbim ağız tadı ile yedirsin..
Hayırlı Cumalarımız Olsun
Rabbim Hiç Birimizi Sıkıntıda Bırakmasın İnşAllah
amin
... Gülümsememiz Eksilmesin ...

Hayat Bir Hediye...

.
Bugün;
ağzından kötü bir söz çıkmadan önce,
konuşamayacak durumda olanları düşün..
Önüne koyulan yemekten şikâyetçi olmadan önce,
yiyecek hiçbir şeyi olmayanları düşün..
Eşinden şikâyet edeceksen eğer,
bir eş vermesi için Allaha yalvaranları düşün..

Bugün;
hayata dair şikâyetçi olmadan önce,
yaşamının baharında göçüp gitmiş olanları düşün..
Çok uzun bir yolda direksiyon sallamaktan şikâyetçiysen,
aynı yolu yürüyerek gidenleri düşün..
Eğer işinden dolayı şikâyetçiysen,
işsizleri, engellileri ve
senin işine sahip olmak için can atanları düşün..

Ve eğer ki karamsar düşünceler seni bunaltıyorsa artık,
hemen yüzüne bir gülümseme kondur ve düşün,
hâla hayattasın ve sağlıklısın.. Çok şükür.. alıntı
..

2 Ocak 2012 Pazartesi

Yüzsüzsün..

.
Uleyn grip seni kapıdan kovdum, bacadan girdin.. Sende işini biliyon..
Yılbaşını fırsat bilip, Noel babalara özendin bacadan giriverdin.. Hay ben sanadaa, noel babayadaa..
Bir git yaaa, gelmemek üzere git!..
..